10.10.2011 10:40 |
(Üye)
|
Soru : Daha önce kar kaylarını sermayeye ilave etmiş bir limited şirket tasfiyeye girip tasfiyesini tamamladıktan sonra kar paylarından dolayı stopaj ödemesi gerekir mi ve bununla alakalı bir süre var mıdır.
Cevap : Sayın Gültekin,
Şirketlerin tasfiye edilmesi halinde önceki yıllarda iç kaynaklardan sermayeye ilave edilen bazı unsurların şirket ortaklarına dağıtılması sırasında, tasfiye kârına ilave edilerek kurumlar vergisine tabi tutulup tutulmayacağı, sermayeye ilave edilmiş olan bazı unsurların ise kâr dağıtımı kabul edilerek menkul sermaye iradı olarak gelir/kurumlar vergisi stopajına tabi tutulup tutulmayacağı konularında farklı görüşler mevcuttur.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nca verilen bir Özelge İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 04.06.2006 tarih ve GİB 4.34.19.02/VUK.Mük.298 sayılı Özelgesinde; “öz sermaye kalemlerine ait enflasyon düzeltme farklarının şirket tasfiyeye girmeden önce sermayeye ilave edilmesi halinde bu işlemler kâr dağıtımı sayılmadığından herhangi bir süre tahdidi olmaksızın vergiye tabi tutulmayacağı” belirtildiği halde, İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın, 14.02.2008 tarih ve GİB 4.35.16.01/176300 Öz/229 sayılı Özelgesinde; “…daha önceki yıllarda şirket sermayesine eklenmiş olan geçmiş yıl kârlarının şirketin sermaye azaltımı veya tasfiye edilmesi sebebiyle ortaklara dağıtılması durumunda kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılması gerektiği, öte yandan, daha önce sermayeye eklenmiş olan pasif kalemlere ait enflasyon düzeltme fark hesaplarının şirketin sermaye azaltımı yapması veya tasfiye edilmesi sebebiyle ortaklara dağıtılması halinde, işletmeden çekilen tutarların öncelikle kurumlar vergisine tabi tutulması, vergi sonrası dağıtılan kazancın da kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulması gerektiği” belirtilmiştir.
Bizim görüşümüze göre, Tasfiye edilen bir şirkete ait sermayenin ortaklara iadesi işlemi, kaynağına bakılmaksızın vergi dışı tutulmalıdır. Bu durum GVK’nın 38. maddesinde ifadesini bulan özkaynak kıyaslaması yoluyla kazancın tespitine ilişkin düzenlemenin ve KVK’nın 17. maddesinde açıklanan tasfiye kârı tanımının da gereğidir. Kanun’da açık bir hüküm bulunmadıkça tescil edilen ve işletmeye ait olan sermayenin ortaklara dağıtılması işletmeden çekilen değer olarak veya kâr dağıtımı sayılmak suretiyle vergilendirilemez. İçsel kaynaklara ait değerler ve geçmiş yıllar kârlarının sermayeye ilavesi hiçbir süreye bağlı olmaksızın kâr dağıtımı sayılmadığına göre, ticari hayatın bir gereği olarak yapılan tasfiye işlemlerinde muvazaa iddiası bulunmadıkça özelgelerdeki görüş doğrultusunda vergileme yapılması açıkça kanun hükümlerine ve vergilendirme ilkelerine aykırıdır.
Danışma Birimi
|